29 Eylül 2012 Cumartesi

Eylul biterken..




Sonbaharin belki de yilin en guzel ayi, ismi bile kulaga hos gelen Eylul. Uzun zamandir gecirdigim en tatsiz yila elveda demeye beni hazirlayan Eylul. Umut etmemeye her soz verdigimde sari yapraklara ragmen icimde umutlar yeserten ve deger verdigim insanlari yeniden gozden gecirmemi kulagima fisildayan Eyul.

Sana bir hoscakal demeden bitmeni istemedim. Bu harika havalar icin sana tesekkur etmeden gitmeni istemedim. Saridan, turuncudan, beyazdan ve renk renk ciceklerden sonra yeniden gorusmek uzere seneye.. 


26 Eylül 2012 Çarşamba

To Rome With Love

Mars Medya galasının ardından film gösteriminde seçilen filmdi Woody Allen’ın yeni filmi “To Rome with love”. Birkaç kadeh rose şarap ardından ve gece klübü modundan sıyrılıp salonlara girdik..Woody Allen’ın önceki filmi “Midnight in Paris” dolayısıyla yine beklentilerimiz yüksek!
Baştan sona aynı kişilerin devam eden tek bir hikayeleri yerine, hayatları bir yerde kesişen ya da tamamen birbirinden bağımsız kişilerin hikayesini anlatan filmleri daha çok severim; aynı bu filmde olduğu gibi. Umutları, zaafları, hayalleri, hataları, istekleri, gülünçlükleri ve hayal kırıklıklarıyla çok samimi karakterler var filmde. Film başlıyor ve siz onları tanımaya çalışırken birden bire kendinizi onların ruh hali içerisinde buluyorsunuz. Yaşınız kaç olursa olsun kendinizden bir şey bulabiliyorsunuz anlatılanların arasında; ve gerçek hayatta ciddiye alıp karalar bağlayacağımız bir olaya kıkır kıkır gülüyorsunuz. Senaryoda herşey çok tadında ve kıvamında, ne eksik ne de fazla. Tabi ki en sonunda filmdeki tüm karakterlerin bulunduğu şehir Roma’ya henüz gitmemişseniz gitmek isteyerek, gitmişseniz özleyip yeniden gitmek isteyerek çıkıyorsunuz salondan.
Sonrasında filmi izlediğiniz arkadaşınızla konuşurken küçük ama önemli bir detayı ikinizin de farklı yorumladığını görüyorsunuz – izlememiş olanları kızdırmamak için sadece ipucu vereyim Alec Baldwin karakteri.
Filmden gülümseyerek çıktık, Midnight in Paris’ten sonra yükselmiş olan beklentilerimiz karşılanmış şekilde. İzleyin, sonra da kendi hayatınıza dışarıdan bakın, sonra da çok kızdığınız bir olaya Woody Allen’ın gözüyle bakıp gülmeyi deneyin :)