2 Şubat 2012 Perşembe

Ayrılığa Dair

Zormuş ayrılmak. Hele ki ayrıldığınız kişiyi yerleştirmişseniz içinizde göğsünüzün tam ortasına, o gidince orda sürekli yutkunma isteği yaratan bir boşluk beliriyormuş. Onu düşünmedikçe, yutkundukça geçer sanıyorsunuz ama o kadar da kolay geçmiyormuş. Yeri elbet dolar, nelerin yeri dolmuyor ki..

Zormuş ama. Beraberken onda gözünüze batan istemediğiniz her şey yok olup yerine en güzel anılarınız doluşuyormuş aklınıza. Sanki ortada hiç sebep yokken ayrılmışsınız gibi hissediyor, yeniden başlarsanız her şey yeniden güllük gülistanlık olacakmış gibi hissediyormuşsunuz. Hareketli bile olsa ayrılık içeren mısralar ilişiyormuş kulağınıza çevrede çalan şarkılardan.

Ayrılmak..hep filmlerden izlediğimiz, şarkılarını söylediğimiz, üstüne kitaplar yazılan, artık sizin de başınıza gelince hiç de o kadar basit olmuyormuş. Hayatta onca daha zor şey varken, siz başınıza dünyanın en kötü olaylarından biri gelmiş gibi davranma şımarıklığını gösteriyormuşsunuz. Hâlbuki ne kadar kolaymış “kötü giden her şeyi hayatınızdan çıkarın” diye nutuklar atmak. Uygulamaya gelince eliniz, ayağınız, kalbiniz tutuluyormuş. Zormuş ayrılmak, o telefonu eline alıp da onu arayamamak, gülümseyememek o aklına gelince.

Zormuş göğsün ortasındaki boşluğu telafi etmek sonrasında umut etmek yeniden gelecek güzel günleri. Ayrılık ölümden beter mi bilinmez ama atlatana kadar kalbiniz baya bir hasar alıyormuş.

Önemli Not: Bu yazıda geçen “kişi”, “kalp” ve “göğsün ortasında oluşan boşlukların” gerçekle bir alakası olmayıp tamamen hayal ürünüdür =)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder