Aşka Veda’yı okuyorum bu aralar, Can Dündar’ın son kitabı.
Güzel derlenmiş yazıları. İçinde herkesin kendi hayatından kesitler bulabileceği
yazılar hepsi. Kitabı okurken kendi yaşadıklarımı ben de düşündüm sayfaların
arasında.
Sevgi hariç, aşk dâhil her şeyin bir ömrü olduğunu biraz geç
anlıyor insan ve her şeyi sanki sonsuza kadar sürecekmiş gibi yaşıyor. Sadece
sevgi sonsuza kadar sürüyor. O yüzden kimse “sana sonsuza kadar aşık olacağım”
demiyor da “seni sonsuza kadar seveceğim” diyor. O yüzden önemli kime “seni
seviyorum” dediğiniz. Öyle bir söz vermek ki o, yollar ayrılmışsa bile onun
iyiliğini isteyebilmeli insan. O yüzden belki de yalnızca aile ve aile
gibi sevdiklerimize seni seviyorum demeli.
Sevmenin öyle birden bire içimizde beliren sonra yok olan
bir duygu olmadığını anladığımızda gerçekten seviyoruz biz. Sevgi o kadar çok
duygunun bir arada yaşanmasıyla oluşuyor ki, duruma göre paylaşımla, anlayışla,
emekle, saygıyla, şefkatle, empatiyle, fedakarlıkla büyüyüp besleniyor içimizde. Gurur onu yok
ediyor, güvensizlik yaralıyor. Sevgi birden bire içinize doğmuyor. Bazen belki
de çoğu zaman biz kendimiz sevmeye karar verince seviliyor karşıdaki. O kararı
gerçekten iyi vermek gerekiyor. Çünkü insanı aşk acısı değil sevgi acısı
yaralıyor.
Çok eskiden okuduğum, değerini yeni yeni anladığım ve deneyimlemeye
başladığım Sevme Sanatı kitabında aslında sevginin en güzel tanımını
Erich Fromm yapıyor: “bir şeyler yüzünden” değil “her şeye rağmen” sevmek gerçek sevgidir!
Aşka Veda’da da günümüzde genelde geçici duygularla hareket
edildiğinden dem vuruluyor. Yaşananlar zamanımızda bu nedenle çok iz
bırakmıyor; ilişkiler, arkadaşlıklar, evlilikler hatta yaptığımız iş bile bu
yüzden kalıcı olmuyor.
Kitabı okurken kimi, neyi, neden ve nasıl sevdiğimi düşündüm
daha çok ben de; hatalarımın, üzüntülerimin, mutlu zamanlarımın nedenini
sorguladım. Siz de okuyun derim ve sevmeye karar verin ve kimi ve neyi
seveceğinize çok çok özen gösterin. Sevgiyle kalın..
Günün sözü Erich Fromm "Sevme Sanatı"ndan gelsin o zaman:
Sevgi öncelikle belli bir insana bağlılık değildir, bir tutumdur;
insanın sadece tek bir sevgi "nesnesine" değil, bir bütün olarak dünyaya
bağlılığını belirleyen bir kişilik yapısıdır.